Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı’nda hem şair hem de edebiyat teorisyeni olarak ön plana çıkmıştır. Onun şiirleri ve eleştirileri, Batılı tarzın Türk edebiyatında benimsenmesinde önemli bir rol oynamış; edebiyat teorisi alanında yazdığı eserlerle de modern Türk edebiyatının temel taşlarını oluşturmuştur. Recaizâde Mahmut Ekrem’in yenilikçi yaklaşımı, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı’nı biçimlendiren ana unsurlardan biri olmuştur.

Recaizâde Mahmut Ekrem ve Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı


Recaizâde Mahmut Ekrem ve Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı: Giriş

Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı, yeniliklerin ve değişimlerin damga vurduğu bir dönem olarak Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Bu dönemin ikinci kuşak temsilcilerinden biri olan Recaizâde Mahmut Ekrem, yalnızca şair ve yazar kimliğiyle değil, aynı zamanda bir edebiyat teorisyeni ve eğitmen olarak da ön plana çıkar. Bu yazıda, Recaizâde Mahmut Ekrem’in hayatı, eserleri, edebî kişiliği ve Türk edebiyatına katkıları ele alınacaktır.

Recaizâde Mahmut Ekrem: Hayatı

Recaizâde Mahmut Ekrem, 1847 yılında İstanbul’un Vaniköy semtinde, Osmanlı bürokrasisinde önemli görevler üstlenmiş bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Recai Efendi, Osmanlı bürokrasisinin saygın bir üyesi olup hem ailesine hem de dönemin sosyal çevresine önemli katkılarda bulunmuş bir kişilikti. Recaizâde, çocukluğunu ailenin Vaniköy’deki yalısında geçirdi ve burada Osmanlı seçkinlerinin arasında büyüdü.

Eğitim hayatı, dönemin iyi okullarında başladı. İlk olarak Vaniköy Sıbyan Mektebi’nde temel eğitim aldı, ardından Beyazıt Rüşdiyesi, Mekteb-i İrfanî ve Harbiye İdadisi gibi okullarda öğrenim gördü. Bu süreçte edebiyat ve dil konularına olan ilgisi belirginleşti. Genç yaşta başladığı Hâriciye Mektubi Kalemi’ndeki memuriyet görevi, onun meslekî hayatında ve kişisel gelişiminde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu görev sırasında Fransızcayı öğrenerek Batı edebiyatına yakınlık kazandı ve dönemin önemli aydınlarından Ayetullah Bey ile Namık Kemal ile tanışma fırsatı buldu. Namık Kemal ile bu tanışıklık, hayatında önemli bir yer tuttu ve edebiyat dünyasına adım atmasında etkili oldu.

Recaizâde’nin edebiyat sahnesindeki yükselişi, Namık Kemal’in Avrupa’ya giderken Tasvîr-i Efkâr gazetesini kendisine emanet etmesiyle hız kazandı. Bu gazetenin yönetimini devralması, hem edebî hem de fikrî açıdan tanınırlığını artırdı. Onun editörlüğündeki gazete, dönemin önemli edebî ve fikrî tartışmalarına ev sahipliği yaptı. Recaizâde’nin kalemi, yalnızca edebiyat alanında değil, Osmanlı entelektüel dünyasında da etkili bir araç haline geldi.

Bürokrasideki görevleri farklı kademelerde devam etti. 1879 yılında Mekteb-i Sultanî (Galatasaray Lisesi) ve Mekteb-i Mülkiye’de edebiyat dersleri vermeye başladı. Bu görevi yaklaşık üç yıl sürdü ve öğrencilerine yeni edebiyat anlayışlarını aşılamaya çalıştı. Ancak, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın aktardığına göre, Muallim Naci ile yaşadığı fikir ayrılıkları ve tartışmalar, öğretmenlik görevini bırakmasına neden oldu.

1874 yılında gerçekleştirdiği Viyana seyahati, onun edebî ve kültürel birikimine yeni boyutlar kazandırdı. Seyahat sırasında kaleme aldığı Hasbihâl adlı manzumesi, bu dönemin önemli bir ürünü olarak öne çıkar. Recaizâde, ilerleyen yıllarda çeşitli bürokratik görevlerde bulunarak Şûrâ-yı Devlet’te önemli kademelere kadar yükseldi ve 1914 yılında böbrek rahatsızlığı nedeniyle yaşamını yitirdi.

Recaizâde Mahmut Ekrem’in hayatı, Tanzimat dönemi Osmanlı aydınlarının modernleşme ve yenilik arayışlarını yansıtan bir tablo sunar. Eserleri kadar bürokratik ve eğitim alanındaki faaliyetleri de onun edebî kişiliğini şekillendirmiştir. Bu çok yönlü kariyer, onun hem sanat hem de fikir dünyasında etkili bir figür olarak anılmasını sağlamıştır.

Recaizâde Mahmut Ekrem: Şiirleri ve Şairliği

Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat birinci kuşak şairleri gibi edebiyat hayatına divan şiiri geleneğinin etkisi altında başladı. İlk şiirlerinde, klasik Türk edebiyatının nazım biçimlerini ve retorik unsurlarını kullandı. Ancak zamanla yenilikçi arayışlara yönelerek, edebiyat anlayışını Batılı bir perspektife doğru değiştirdi. Bununla birlikte, divan şiirinin etkisinden tam anlamıyla kurtulamadı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da vurguladığı gibi, Recaizâde’nin en başarılı manzumeleri bile eski tarzın “bulandırılmış bir versiyonu” olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, Recaizâde’nin eserlerinde eski ile yeniyi harmanlama çabasının bir yansıması olarak görülebilir.

Recaizâde’nin ilk şiir kitabı Nağme-i Seher (1871), büyük ölçüde klasik tarzdaki manzumelerden oluşur. Şairin yenilik arayışları, ikinci şiir kitabı olan Yadigâr-ı Şebab (1873) ile başlar. Bu eser, onun gençlik özlemlerini ve hatıralarını işlerken, aynı zamanda Batı edebiyatının etkilerini taşıyan bir yaklaşımı yansıtır. Recaizâde, bu kitapta şiir formunda birtakım değişiklikler denemiş, ancak bu yenilikler genellikle eski tarzın devamı olarak görülmüştür.

Recaizâde’nin en dikkat çeken şiir çalışmaları, üç ciltten oluşan Zemzeme serisidir. Özellikle Zemzeme II’nin (1884) önsözü, onun eski edebiyat taraftarlarına yönelik sert eleştirilerini içermesiyle dikkat çeker. Ancak, bu eleştirilere rağmen Zemzeme’de yer alan birçok şiir, klasik edebiyatın biçimsel özelliklerini taşır. Örneğin, kitabın bir naat ile başlaması, şairin Doğu edebiyatını tamamen reddetmediğini, aksine iki edebiyat geleneği arasında bir denge arayışında olduğunu gösterir.

Şiirlerinde Batılı etkiler de önemli bir yer tutar. Lamartine gibi romantik şairlerden etkilenen Recaizâde, bireysel duyarlılıklar, melankoli, ölüm teması ve tabiat tasvirleri gibi unsurları eserlerinde öne çıkarmıştır. Ancak, bu yenilikçi temalara rağmen, Recaizâde’nin şiirleri teknik açıdan sıklıkla eleştirilmiştir. Dil, uyak ve vezin konularında yeterince başarılı bulunmayan Recaizâde, zaman zaman kelime seçimi ve aruz ölçüsüne uyum sağlama çabasında zorluklar yaşamıştır. Tanpınar, bu durumu, şairin şiire olan yaklaşımının amatörce ve özentisiz oluşuna bağlamış ve Recaizâde’nin “şiire gerçek anlamda yetenek sahibi olmayan bir edebiyat âşığı” olduğunu ifade etmiştir.

Recaizâde’nin şiirlerinde dikkate değer bir başka özellik, tematik çeşitliliktir. Şair, Türk şiirine yabancı arı, kuzu otlatan kız, çiçek ve kelebek gibi Batı tarzı imgeler kazandırmıştır. Öte yandan, bireysel duygulara odaklanan eserleri, genellikle ferdî acıların ve melankolinin bir dışavurumu olmuştur. Oğlu Nijad’ın ölümü üzerine yazdığı eserlerde, bu melankoli daha belirgin bir hal alır. Nijad Ekrem (1911) adlı eseri, oğlu için yazdığı manzum ve mensur metinleri içeren, derin bir hüzünle yoğrulmuş bir çalışmadır. Bu dönemde yazdığı Mersiye ve Âh Nijâd gibi eserler, Recaizâde’nin şiir anlayışında daha kişisel ve duygusal bir dönemin başladığını gösterir.

Recaizâde Mahmut Ekrem’in şiir anlayışı, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı’nda eski ile yeninin sentezini yapmaya çalışan bir şairin çabasını yansıtır. Eski şiir geleneğine bağlılığı ve Batılı tarzda yenilikçi yaklaşımları arasında bir köprü kurmaya çalışmış, bu yönüyle Türk edebiyatında özel bir yer edinmiştir. Ancak, şiir tekniği konusundaki eksiklikleri ve edebiyat teorisinde daha güçlü bir figür olması, şairlik kariyerinin gölgede kalmasına neden olmuştur. Yine de, Tanzimat Dönemi’nin edebî dönüşümüne yaptığı katkılar, onu döneminin önemli isimlerinden biri haline getirmiştir.

Recaizâde Mahmut Ekrem: Türk Edebiyatındaki Önemi

Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı’nda yalnızca bir şair değil, aynı zamanda edebiyat teorisi ve eleştiri alanında da önemli katkılar yapmış bir teorisyen ve eğitimci olarak öne çıkar. Onun edebiyat dünyasına etkisi, özellikle hem estetik bakış açısını geliştiren teorik çalışmaları hem de Batılı tarzda edebiyatın yaygınlaşmasına yaptığı katkılarla ölçülür.

Recaizâde’nin edebiyat teorisi üzerine en önemli eseri olan Talim-i Edebiyat, dönemin estetik anlayışına yeni bir yön vermiştir. Bu eser, edebiyatı “fikir, his ve hayal” unsurları temelinde ele alır. O, edebiyatı yalnızca bireysel bir ifade aracı değil, aynı zamanda insanın duygu ve düşüncelerini şekillendiren bir alan olarak görmüştür. Talim-i Edebiyat, içerdiği modern estetik anlayışıyla bir ders kitabı olmanın ötesine geçerek, Türk edebiyatının Batılılaşma sürecindeki önemli bir dönüm noktasını simgelemiştir.

Edebiyat alanındaki etkisi sadece yazdıklarıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda öğrencileri ve yetiştirdiği edebî çevre üzerinde de derin izler bırakmıştır. Recaizâde, Mekteb-i Sultanî ve Mekteb-i Mülkiye gibi dönemin önemli okullarında edebiyat dersleri vermiştir. Bu okullarda yetiştirdiği gençler, ilerleyen yıllarda Servet-i Fünûn topluluğunun temelini oluşturarak Türk edebiyatında bir ekol yaratmıştır. Onun teşvikleri, bu gençlerin edebiyat dünyasında Batı tarzı yenilikçi eserler vermelerine öncülük etmiştir.

Recaizâde’nin Türk edebiyatındaki önemi, yalnızca edebiyat teorisi ve eğitimciliğiyle sınırlı değildir. Onun şiir ve nesir türlerindeki eserleri, ferdî duygulara ve bireysel acılara odaklanarak Tanzimat Dönemi edebiyatına yeni bir yön kazandırmıştır. Tanzimat’ın birinci kuşağı genellikle toplumsal meseleleri işlerken, Recaizâde’nin eserleri bireyin iç dünyasını merkeze almıştır. Bu yönüyle, ferdî ıstırap teması ilk kez onun eserlerinde belirgin bir şekilde yer bulmuş, bu da Edebiyat-ı Cedîde hareketinin temellerinin atılmasına zemin hazırlamıştır.

Servet-i Fünûn edebiyatının gelişiminde oynadığı rol, onun Batılı tarzda yazdığı eserler kadar, eski edebiyat taraftarlarına karşı yürüttüğü mücadelelerle de ilişkilidir. Muallim Naci ve çevresindeki eski edebiyat yanlılarına karşı yenilikçi edebiyatı savunması, Batılı bir estetik anlayışının Türk edebiyatında yerleşmesinde etkili olmuştur. Takdir-i Elhan (1886) gibi eleştiri eserleri, bu mücadelenin yazılı belgeleri olarak öne çıkar.

Recaizâde’nin edebiyat dünyasında “üstat” kabul edilmesinde, onun bir misyon adamı olarak eski şiir anlayışından Batılı şiir anlayışına geçişte üstlendiği öncü rol belirleyicidir. Divan şiirinin uzun süren mirasından sonra Batılı şiirle karşılaşmanın yarattığı bilinç bulanıklığını gideren kişi olarak görülmesi, onu Tanzimat Dönemi edebiyatının önemli figürlerinden biri yapmıştır. Özellikle Edebiyat-ı Cedîde hareketinin öncü ismi Tevfik Fikret üzerinde bıraktığı etki, onun edebiyat dünyasındaki mirasını daha da güçlendirmiştir.

Sonuç olarak, Recaizâde Mahmut Ekrem’in Türk edebiyatındaki önemi, yalnızca yenilikçi bir şair olmasından değil, aynı zamanda teorik çalışmaları, yetiştirdiği öğrenciler ve savunduğu Batılı estetik anlayışıyla Türk edebiyatına yön vermesinden kaynaklanır. Tanzimat’ın ikinci kuşağına damgasını vuran bu figür, Türk edebiyatının modernleşme sürecinin en etkili isimlerinden biri olarak hatırlanır.

Recaizâde Mahmut Ekrem: Yöneltilen Eleştiriler

Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat Dönemi’nin önemli isimlerinden biri olmasına rağmen, özellikle şiirlerinde teknik eksiklikler ve edebî derinlik açısından sıkça eleştirilmiştir. Onun eserleri, döneminin diğer büyük şairleri Namık Kemal ve Abdülhak Hâmit ile karşılaştırıldığında, daha zayıf ve yüzeysel bulunmuştur. Eleştirilerin merkezinde dil, vezin ve kafiye gibi şiirin temel unsurlarındaki başarısızlıkları yer alır. Bu durum, onun eserlerinin teknik açıdan kusurlu olduğu yönündeki genel bir kanıyı doğurmuştur.

Recaizâde’nin şiirlerindeki en belirgin eksikliklerden biri, aruz vezni üzerindeki yetersiz hakimiyetidir. Şair, aruz ölçüsünü doğru bir şekilde kullanmakta sıklıkla zorlanmış ve bu nedenle zorlama sözcükler kullanarak ölçüyü tamamlamaya çalışmıştır. Bunun sonucunda, şiirlerinde teknik uyumsuzluklar ve anlatımda pürüzler ortaya çıkmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar, bu durumu “dil, vezin ve kafiye” konularında Recaizâde’nin ciddi eksiklikleri olduğu şeklinde değerlendirmiştir. Tanpınar’a göre, Recaizâde’nin şiiri, “yeteneğin ürünü” olmaktan çok, bir amatörlük ve deneme çabası olarak nitelendirilebilir.

Bir başka eleştiri, Recaizâde’nin şiirlerinde derin fikirlerin ve felsefi boyutların eksikliği üzerinedir. Tanzimat Dönemi’nin diğer büyük isimlerinden Namık Kemal, coşkulu ve idealist temalar işleyerek okuyucularını etkilemiş; Abdülhak Hâmit ise sanatsal derinliği ve estetik birikimiyle öne çıkmıştır. Ancak Recaizâde’nin şiirleri, bu iki ismin sahip olduğu fikirsel yoğunluktan yoksun olarak değerlendirilmiştir. Tanpınar, Recaizâde’nin şiirini “Abdülhak Hâmit ile Tevfik Fikret arasında içi boş bir parantez” olarak tanımlamış ve onun şiir sanatına amatörce yaklaştığını ifade etmiştir.

Eleştirilerin bir diğer yönü, Recaizâde’nin dil kullanımına odaklanır. Şair, uyak ve ritmi oluşturmak için basit ve sıradan kelimelere başvurmuş, bu da onun şiirlerinde estetik bir zayıflık yaratmıştır. Dili kullanmadaki bu özentisiz yaklaşımı, Recaizâde’nin aruz tekniğine olan hâkimiyetiyle birleştiğinde, şiirlerinin okuyucular üzerinde güçlü bir etki yaratmasını engellemiştir. Onun bazı eserleri, yapmacık duran ifadeler ve zayıf imgeler nedeniyle eleştirilmiştir.

Recaizâde’ye yöneltilen eleştirilerin temelinde, onun şairlik yeteneğinin sınırlı olduğu görüşü yatmaktadır. Tanpınar, Recaizâde’nin şiirlerini değerlendirirken, “Ekrem Bey şiire hakiki istidattan ziyade yolunu bulamamış bir edebiyat aşkıyla kendisini verenlerdendi” diyerek, onun sanatında bir amatörlük sezildiğini dile getirir. Bu durum, Recaizâde’nin edebiyat dünyasında bir teorisyen ve eleştirmen olarak daha etkili bir figür olarak algılanmasına neden olmuştur.

Sonuç olarak, Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı’nda Batılı tarzda yenilikçi eserler ortaya koymasına rağmen, şiirlerinde teknik ve tematik eksiklikler nedeniyle sert eleştirilere maruz kalmıştır. Bu eleştiriler, onun Tanzimat’ın büyük şairleri arasında tam anlamıyla bir yer edinmesini zorlaştırmış olsa da, edebiyat teorisi ve eleştirisi alanındaki katkılarıyla Türk edebiyatının modernleşme sürecine önemli bir katkı yapmıştır.

Sonuç

Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı’nda, yenilikçi edebiyat anlayışının öncülerinden biri olarak öne çıkar. Sanat için sanat anlayışını benimseyen Recaizâde, Batılı tarzda eserler üreterek Türk edebiyatında modernleşme sürecine önemli katkılarda bulunmuştur. Şairliği her ne kadar eleştirilse de, teorik çalışmaları ve eğitmenlik yönüyle Tanzimat’ın ikinci kuşağını şekillendirmiştir. Onun eserleri, bir dönemin zihniyetini anlamak ve Türk edebiyatının modernleşme sürecine tanıklık etmek isteyenler için vazgeçilmez bir kaynaktır.

Siz de Recaizâde’nin eserlerini inceleyerek Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı’ndaki bu önemli figürü daha yakından tanıyabilirsiniz.

Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar

  1. Akyüz, K. (1985). Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi. İstanbul: İnkılap.
  2. Enginün, İ. (2006). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839-1943). İstanbul: Dergâh.
  3. Kaplan, M. (1958). Şiir Tahlilleri. İstanbul: Anıl.
  4. Moran, B. (1983). Araba Sevdası. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış I (Ahmet Mithat’tan Ahmet Hamdi Tanpınar’a) içinde (59-71). İstanbul: İletişim.
  5. Parlatır, İ. (1985). Recaizâde Mahmut Ekrem: Hayatı, Eserleri ve Sanatı. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı.
  6. Parlatır, İ. (1995). Araba Sevdası. Recaizâde Mahmut Ekrem: Hayatı, Eserleri ve Sanatı içinde (s. 229-256). Ankara: Atatürk Kültür Merkezi.
  7. Recaizâde Mahmut Ekrem (2014). Araba Sevdası. Fatih Altuğ (Haz.). İstanbul: İletişim.
  8. Tanpınar, A. H. (1988). 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Çağlayan Kitabevi​

Akademik Çalışmalar

  1. “Recâizâde Mahmud Ekrem ve ‘Nijad Ekrem’ Adlı Eseri”
    Abdullah Uçman, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, 2011.
    Bu yüksek lisans tezi, Recâizâde Mahmud Ekrem’in hayatını ve özellikle oğlu Nijad Ekrem’in ölümü üzerine yazdığı eserini incelemektedir. Tez Merkezi
  2. “Kuramdan Romana Recaizade Mahmut Ekrem: Doğu-Batı ve Romantizm-Realizm Eksenlerinde Talim-i Edebiyat ve Araba Sevdası”
    Olcay Akyıldız, Boğaziçi Üniversitesi, 1996.
    Bu yüksek lisans tezi, Recaizade Mahmut Ekrem’in ‘Talim-i Edebiyat’ ve ‘Araba Sevdası’ eserlerini Doğu-Batı ve Romantizm-Realizm eksenlerinde analiz etmektedir. Tez Merkezi
  3. “Recaizade Mahmut Ekrem’in Edebiyata Dair Bazı Dikkatleri ve Tenkitleri”
    Yazar belirtilmemiş, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019.
    Bu makale, Recaizade Mahmut Ekrem’in ‘Takdîr-i Elhân’, ‘Kudemadan Birkaç Şair’, ‘Pejmürde’, ‘Takrizat’ ve ‘Zemzeme III’ adlı eserlerinde yer alan sanat ve edebiyat üzerine görüş ve düşüncelerini incelemektedir. DergiPark
  4. “Recaizâde Mahmut Ekrem’in Tiyatroları”
    Selda Uygur Gürbüz, Humanitas – Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2021.
    Bu makale, Tanzimat edebiyatının önemli isimlerinden Recaizâde Mahmut Ekrem’in tiyatro eserlerini analiz etmektedir. DergiPark
  5. “Recaizade Mahmut Ekrem’in Kitaplaşmamış Mektupları”
    Yazar belirtilmemiş, Edebi Eleştiri Dergisi, 2022.
    Bu makale, modern Türk edebiyatının kurucu isimlerinden Recaizade Mahmut Ekrem’in yayımlanmamış mektuplarını ele almaktadır. DergiPark
  6. “Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci Tartışmasını Kanon Üzerinden Okumak”
    Yazar belirtilmemiş, RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2022.
    Bu makale, Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasındaki edebi tartışmaları kanon kavramı üzerinden değerlendirmektedir. DergiPark
  7. “Recaizade Mahmut Ekrem’in Atala Çevirisini Biçimlendiren Kültürel ve Edebi Etkenler”
    Yazar belirtilmemiş, DergiPark, tarih belirtilmemiş.
    Bu makale, Recaizade Mahmut Ekrem’in ‘Atala’ çevirisini şekillendiren kültürel ve edebi faktörleri incelemektedir. DergiPark
  8. “Bir Olağanüstü Çocuk Figürünün Etrafında: Recaizade Mahmut Ekrem’in Edebi Kişiliği”
    Yazar belirtilmemiş, DergiPark, tarih belirtilmemiş.
    Bu makale, Recaizade Mahmut Ekrem’in edebi kişiliğini ve eserlerindeki çocuk figürlerini analiz etmektedir. DergiPark
  9. “Recâizade Mahmut Ekrem’in Yazdığı Bir Takrîz Örneği”
    Yazar belirtilmemiş, DergiPark, tarih belirtilmemiş.
    Bu makale, Recâizade Mahmut Ekrem’in yazdığı bir takriz örneğini incelemektedir. DergiPark
  10. “Recaizade Mahmut Ekrem’in Şiir Estetiği Üzerine Düşünceleri”
    Pelin Aslan Ayar, Gazi Türkiyat, 2018.
    Bu makale, Recaizade Mahmut Ekrem’in şiir estetiği üzerine kuramsal düşüncelerini ve Osmanlı şiirini nasıl şekillendirdiğini analiz etmektedir. DergiPark
  11. “Recaizade Mahmut Ekrem’in Şemsa ve Muhsin Bey Hikâyelerinin Metin Transkripsiyonu ve Dil İncelemeleri”
    Zeliha Kapukaya, Danışman: Yrd. Doç. Dr. Sadık Armutlu.
    Bu çalışma, Recaizade Mahmut Ekrem’in ‘Şemsa’ ve ‘Muhsin Bey yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi’ adlı hikâyelerinin metin transkripsiyonu ve dil incelemelerini içermektedir. Tez Merkezi
  12. “Recaizade Mahmut Ekrem’in Talim-i Edebiyat Adlı Eseri ve Diyarbakırlı Said Paşa’nın Mîzanü’l-Edeb’i”
    Yazar belirtilmemiş, Ulusal Tez Merkezi.
    Bu çalışma, Recaizade Mahmut Ekrem’in ‘Talim-i Edebiyat’ adlı eseri ile Diyarbakırlı Said Paşa’nın ‘Mîzanü’l-Edeb’ eserini karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Tez Merkezi

İlgili Bağlantılar

Tanzimat Dönemi İkinci Kuşak Şairlerinin Özellikleri(Yeni sekmede açılır)

Tanzimat Dönemi İkinci Kuşak Çeviri Faaliyetleri ve Osmanlı Edebiyatına Etkileri(Yeni sekmede açılır)

Osmanlı’da Yeni Bir Tür: Tiyatro ve Şinasi(Yeni sekmede açılır)

Tanzimat Dönemi Birinci Kuşak Şiir Özellikleri(Yeni sekmede açılır)

Ziya Paşa’nın Şiir ve İnşa Makalesi: Tanzimat Edebiyatı(Yeni sekmede açılır)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir