2002-2018 Türkiye, siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan önemli dönüşümlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu süreç, Ak Parti’nin iktidara gelmesiyle başlayan ve Türkiye’nin demokratikleşme, ekonomik kalkınma ve uluslararası alandaki konumunu güçlendirme hedefleriyle şekillenmiştir. 2002-2018 Türkiye, özellikle Avrupa Birliği uyum sürecine yönelik reformlarla ifade özgürlüğü, insan hakları ve sivil toplum alanlarında ilerlemeler kaydetmiştir. Bu dönemde idam cezasının kaldırılması, demokratikleşme paketleri ve sosyal hakların genişletilmesi gibi adımlar, Türkiye’nin modernleşme çabalarının önemli bir parçası olmuştur.
2002-2018 Türkiye, ekonomik istikrarın sağlanması ve altyapı yatırımlarıyla dikkat çeken bir kalkınma sürecine de tanıklık etmiştir. Kamu maliyesinin disiplin altına alınması, enflasyonun kontrol edilmesi ve sağlık, ulaşım gibi temel hizmet alanlarında yapılan reformlar, bu dönemin ekonomik politikalarını şekillendirmiştir. Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi, OHAL süreci ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş gibi gelişmeler, 2002-2018 Türkiye’de siyasi ve toplumsal istikrarın tartışmalı hale gelmesine neden olmuştur. Bu süreç, Türkiye’nin modernleşme ve dönüşüm hedeflerini güçlendiren ancak zorluklarla da karşılaşılan bir dönem olarak tarihe geçmiştir. 2002-2018 Türkiye, hem reformlarla güçlenen hem de krizlerle sınanan bir dönem olarak dikkat çekmiştir.
İçindekiler
- 2002-2018 Türkiye: Ak Parti Dönemi İç Politika Gelişmeleri
- Ak Parti Dönemi İç Politika Gelişmeleri (2002-2018)
- Ak Parti Dönemi İç Politika : Giriş
- 1. Ak Parti’nin Birinci Döneminde Türkiye (2002-2007)
- 2. Ak Parti’nin İkinci Döneminde Türkiye (2007-2011)
- 3. Ak Parti’nin Üçüncü Döneminde Türkiye (2011-2014)
- 4. Ak Parti’nin Dördüncü Döneminde Türkiye ve Yeni Hükümet Sistemi (2014-2018)
- Sonuç
- Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
- Akademik Çalışmalar
- İlgili Bağlantılar
2002-2018 Türkiye: Ak Parti Dönemi İç Politika Gelişmeleri
Ak Parti Dönemi İç Politika Gelişmeleri (2002-2018)
Ak Parti Dönemi İç Politika: Giriş
2002-2018 yılları arasında Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (Ak Parti) tek başına iktidar olduğu bir döneme tanıklık etmiştir. Bu süreçte Ak Parti, hem siyasi hem de ekonomik alanda önemli reformlar gerçekleştirmiş, aynı zamanda iç ve dış politikada birçok zorlukla karşılaşmıştır. Avrupa Birliği uyum süreci, demokratikleşme adımları, terörle mücadele ve 15 Temmuz darbe girişimi, bu dönemin öne çıkan gelişmelerindendir.
1. Ak Parti’nin Birinci Döneminde Türkiye (2002-2007)
Seçim Zaferi ve Tek Parti İktidarı
3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Ak Parti, %34,28 oy oranıyla birinci parti olarak tek başına iktidar olma başarısını göstermiştir. Bu sonuç, ekonomik krizlerin ve siyasi istikrarsızlığın etkisi altında bulunan bir dönemde halkın yeni bir siyasi yapıya duyduğu güvenin göstergesi olmuştur. Ak Parti’nin bu başarısı, merkez sağın yeniden yapılandırılmasında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.
Tek başına iktidar olma avantajıyla hükümet, reformları hızlı bir şekilde hayata geçirme imkânı bulmuş ve kamuoyunun beklentilerini karşılamaya yönelik politikalar geliştirmiştir.
1 Mart Tezkeresi ve Başbakanlık Değişimi
2003 yılında ABD’nin Irak işgaline yönelik 1 Mart tezkeresi, TBMM’de yapılan oylamada reddedilmiştir. Bu karar, Türkiye’nin dış politika tercihlerini şekillendiren önemli bir adım olmuş ve hükümetin uluslararası politikadaki duruşunu belirlemiştir.
Aynı yıl, Siirt’te yapılan ara seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan milletvekili seçilmiş ve Abdullah Gül’den başbakanlık görevini devralmıştır. Bu değişim, Ak Parti liderliğinde daha belirgin bir siyasi vizyonun hayata geçirilmesinin önünü açmıştır.
Demokratikleşme Reformları
Avrupa Birliği üyelik sürecine uyum kapsamında, Ak Parti hükümeti demokratikleşme alanında kapsamlı reformlar gerçekleştirmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun yenilenmesi, ifade özgürlüğünün genişletilmesi ve idam cezasının kaldırılması bu reformların başlıca unsurlarıdır. Ayrıca, insan haklarının korunmasına yönelik düzenlemeler ve azınlık haklarının geliştirilmesi de bu dönemde öne çıkmıştır.
AB uyum süreci, Türkiye’nin demokratikleşme çabalarına uluslararası bir destek sağlamış ve hükümetin reformcu kimliğini güçlendirmiştir.
Ekonomik Politikalar
2002-2007 dönemi, ekonomik istikrarın yeniden sağlandığı ve yapısal reformların hız kazandığı bir dönem olarak öne çıkmıştır. IMF destekli ekonomik programlar sayesinde enflasyon düşürülmüş, kamu borçlarının azaltılması sağlanmış ve ekonomik büyüme oranları yükselmiştir.
- Kamu Maliyesi ve Büyüme: Kamu harcamalarının disiplin altına alınması ve mali reformlar, ekonomik büyümenin önünü açmıştır.
- Yatırım Ortamının İyileştirilmesi: Yabancı yatırımların artırılması için teşvik politikaları geliştirilmiş ve bankacılık sektörü yeniden yapılandırılmıştır.
Bu dönemde atılan adımlar, Türkiye’nin ekonomik göstergelerinde belirgin bir iyileşme sağlamış ve hükümetin kamuoyundaki popülaritesini artırmıştır.
Sonuç
Ak Parti’nin birinci dönemi, siyasi istikrar ve ekonomik reformların yoğunlaştığı bir süreç olarak öne çıkmıştır. Avrupa Birliği ile ilişkiler, demokratikleşme adımları ve ekonomik istikrar, bu dönemin başlıca unsurlarını oluşturmuştur. Bu başarılar, Ak Parti’nin sonraki dönemlerde de güçlü bir şekilde iktidarını sürdürmesine zemin hazırlamıştır.
2. Ak Parti’nin İkinci Döneminde Türkiye (2007-2011)
Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve 367 Krizi
2007 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Türkiye’de siyasi bir krizin başlangıcına neden olmuştur. Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis’te toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiği yönünde bir karar almış, bu durum Ak Parti hükümetini zor bir duruma sokmuştur. Seçim turlarında yeterli katılım sağlanamaması üzerine erken seçim kararı alınmıştır. 22 Temmuz 2007’de yapılan genel seçimlerde Ak Parti, %46,6 oy oranıyla büyük bir zafer kazanmış ve bu sonuçlarla Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin önü açılmıştır.
- Abdullah Gül’ün Seçilmesi: 28 Ağustos 2007’de Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı olarak seçilen Abdullah Gül, modern Türkiye tarihindeki ilk başörtülü First Lady’yi de Çankaya Köşkü’ne taşımıştır. Bu durum, Türkiye’deki toplumsal ve siyasal dönüşümün bir sembolü olarak değerlendirilmiştir.
Anayasa Değişikliği Referandumu
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan kriz, Türkiye’de sistemsel değişikliklerin gerekliliğini gündeme getirmiştir. 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan anayasa referandumunda, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören değişiklikler kabul edilmiştir. Bu reform, Türkiye’nin siyasal sisteminde önemli bir değişim olarak değerlendirilmiştir ve 2014 yılında Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçilmesiyle uygulanmaya başlamıştır.
Başörtüsü Düzenlemeleri ve Kapatma Davası
2008 yılı, Türkiye’de toplumsal ve siyasal tartışmaların yoğun yaşandığı bir yıl olmuştur. Ak Parti hükümeti, yükseköğrenim kurumlarında başörtüsü yasağını kaldırmak için anayasa değişikliği teklifini Meclis’ten geçirmiştir. Ancak bu düzenlemeler, Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik ilkesine aykırı” bulunarak iptal edilmiştir. Bu süreç, laiklik-din eksenindeki tartışmaları daha da derinleştirmiştir.
Aynı dönemde Ak Parti’ye yönelik kapatma davası açılmıştır. Anayasa Mahkemesi, Ak Parti’nin laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı olduğuna karar vermiş ancak parti kapatılmamış, bunun yerine hazine yardımının kesilmesi kararı alınmıştır. Bu dava, Türkiye’de siyasi partilere yönelik yargı süreçlerinin tartışmalı doğasını bir kez daha ortaya koymuştur.
Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler
2007-2011 dönemi, Türkiye’nin ekonomik büyümesinin devam ettiği ve altyapı projelerinin hız kazandığı bir dönem olmuştur. Hükümet, sağlık reformları ve ulaşım projeleri gibi kamu hizmetlerine yönelik yatırımlarını artırmış, bu adımlar halk arasında olumlu bir yankı bulmuştur. Ayrıca, sosyal yardımlar genişletilmiş, yoksullukla mücadelede etkili bir rol oynamıştır.
Sonuç
Ak Parti’nin ikinci dönemi, siyasi krizler ve anayasal reformlarla şekillenmiştir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gibi yapısal değişiklikler bu dönemin önemli kazanımları arasında yer alırken, başörtüsü düzenlemeleri ve kapatma davası gibi konular toplumsal tartışmaların odağında olmuştur. Bu süreç, Türkiye’nin siyasal sistemindeki dönüşümlerin ve toplumsal dinamiklerin yeniden şekillenmesinde kritik bir rol oynamıştır.
3. Ak Parti’nin Üçüncü Döneminde Türkiye (2011-2014)
Yeni Türkiye Söylemi
2011 genel seçimlerinde Ak Parti, “Yeni Türkiye” vizyonuyla güçlü bir zafer kazanmıştır. Seçimlerde %49,83 oy oranıyla üçüncü kez iktidar olan parti, siyasi ve ekonomik istikrar söylemini ön planda tutmuştur. Bu dönemde, Ak Parti yönetimi, demokrasinin daha güçlü bir şekilde inşa edilmesi ve ekonominin sürdürülebilir büyüme trendine taşınması hedeflerini belirginleştirmiştir. “Yeni Türkiye” kavramı, daha özgürlükçü bir anayasa, çözüm süreci ve demokratikleşme adımları gibi politikalarda kendini göstermiştir.
Çözüm Süreci ve PKK
Ak Parti’nin üçüncü dönemi, terörle mücadelede farklı bir yaklaşım sergilediği çözüm süreciyle dikkat çekmiştir. 2012 yılında başlatılan süreçte, PKK ile barış görüşmeleri yapılmış, silah bırakma ve toplumsal uzlaşma hedeflenmiştir. Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler ve örgütün geri çekilme kararı, bu dönemin en önemli gelişmeleri arasında yer almıştır. Ancak süreç, 2013 yılında PKK’nın tekrar eylemlerine başlamasıyla kesintiye uğramıştır.
- Toplumdaki Etkileri: Çözüm süreci, toplumsal uzlaşma umutlarını artırmış ancak aynı zamanda eleştirilere de neden olmuştur. Bazı kesimler, süreci Türkiye’nin birliği açısından riskli bulurken, diğerleri barış umutlarının güçlendiğine inanmıştır.
Gezi Parkı Olayları
2013 yılında Taksim Gezi Parkı’nda başlayan protestolar, hükümetin çevre politikalarına karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Parkın yerine bir alışveriş merkezi yapılacağına dair iddialar, çevreci grupların ve sivil toplumun tepkisine neden olmuştur. Ancak kısa sürede protestolar, hükümet politikalarına yönelik daha geniş bir halk hareketine dönüşmüştür.
- Toplumsal Hareket ve Polis Müdahalesi: Protestolar sırasında polisin sert müdahalesi, olayların daha da büyümesine yol açmış ve uluslararası alanda da geniş yankı bulmuştur. Hareket, gençlik gruplarını, sanatçıları ve çeşitli muhalefet unsurlarını bir araya getirmiştir.
- Siyasi Etkileri: Hükümet, protestoları bir darbe girişimi olarak nitelendirirken, muhalefet olayları halkın özgürlük taleplerinin bir yansıması olarak değerlendirmiştir.
17-25 Aralık Operasyonları
2013 yılının son aylarında, yolsuzluk iddiaları üzerinden başlayan 17-25 Aralık operasyonları, Ak Parti hükümeti ile Gülen yapılanması arasındaki gerginliği zirveye taşımıştır. Operasyonlarda bazı bakanların çocukları ve iş insanları gözaltına alınmış, bu durum kamuoyunda geniş tartışmalara yol açmıştır.
- Hükümetin Tepkisi: Hükümet, operasyonları “paralel devlet yapılanması” olarak tanımladığı Gülen hareketinin bir darbe girişimi olarak değerlendirmiştir. Bu dönemde çok sayıda yargı ve emniyet personeli görevden alınmış, yapıya yönelik kapsamlı bir temizlik başlatılmıştır.
- Siyasi Sonuçlar: Operasyonlar, Türkiye’nin siyasi atmosferini derinden etkilemiş, Ak Parti hükümetinin Gülen yapılanmasıyla mücadelesini yoğunlaştırmasına neden olmuştur.
Sonuç
2011-2014 dönemi, Ak Parti’nin “Yeni Türkiye” söylemiyle iddialı bir şekilde başladığı ancak Gezi Parkı olayları ve 17-25 Aralık operasyonları gibi siyasi krizlerle şekillendiği bir süreç olmuştur. Çözüm süreci, barış umutlarını artırırken, süreçte yaşanan kesintiler ve toplumsal gerilimler, Türkiye’nin iç politikasındaki karmaşayı artırmıştır. Bu dönem, siyasi ve toplumsal açıdan önemli dersler barındıran bir süreç olarak tarihe geçmiştir.
4. Ak Parti’nin Dördüncü Döneminde Türkiye ve Yeni Hükümet Sistemi (2014-2018)
Cumhurbaşkanlığı Seçimi (2014)
2014 yılında Türkiye, Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçildiği bir seçime tanıklık etmiştir. Recep Tayyip Erdoğan, %51,79 oy alarak Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmiş ve bu dönemdeki siyasi gücünü pekiştirmiştir. Halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olması, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.
- Yeni Dönem ve Siyasi Duruş: Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı, Ak Parti hükümetiyle uyumlu bir yönetim yapısı sunmuş, aynı zamanda yürütme erki üzerindeki etkisini artırmıştır.
- Partisiz Cumhurbaşkanı Tartışmaları: Anayasa gereği partisiz bir Cumhurbaşkanı olması beklenirken, Erdoğan’ın siyasi etkinliğini sürdürmesi muhalefet tarafından eleştirilmiştir.
15 Temmuz Darbe Girişimi ve OHAL Süreci
15 Temmuz 2016’da FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, Türkiye’nin modern tarihinde eşine az rastlanır bir kriz yaratmıştır. Bu girişim, halkın demokrasiye sahip çıkması ve güvenlik güçlerinin müdahalesiyle bastırılmıştır.
- Halkın Direnişi ve Şehitler: Darbe girişimi sırasında halkın sokaklara çıkarak tankların önünde durması, demokrasiye olan inancı ve direnci simgeleyen bir hareket olarak tarihe geçmiştir. 251 kişi şehit olmuş, binlerce kişi yaralanmıştır.
- OHAL ve Tasfiye Süreci: Darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmiştir. FETÖ ile bağlantılı kamu görevlileri, yargı mensupları ve güvenlik personelinden oluşan binlerce kişi görevden alınmış veya tutuklanmıştır. Bu süreçte geniş kapsamlı bir temizlik operasyonu gerçekleştirilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi
2017 yılında yapılan anayasa referandumuyla Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş yapmıştır. Bu sistem değişikliği, parlamenter sistemden uzaklaşılarak daha hızlı karar almayı hedefleyen bir yürütme modeli oluşturmuştur.
Referandum Süreci ve Sonuçları
16 Nisan 2017’de yapılan referandumda %51,41 “Evet” oyu ile sistem değişikliği kabul edilmiştir. Bu değişiklik, Cumhurbaşkanının geniş yetkilerle donatılmasını ve Başbakanlık makamının kaldırılmasını öngörmüştür.
- Yönetim Yapısındaki Değişiklikler: Yeni sistemde, Cumhurbaşkanı hem devletin hem de yürütmenin başı olmuş, karar alma süreçlerinde hız ve etkinlik sağlanması amaçlanmıştır.
- Eleştiriler ve Destekler: Sistemi savunanlar, karar alma mekanizmalarının hızlanacağını belirtirken, eleştiriler daha fazla güç yoğunlaşmasının otoriter yönetim riskini artırabileceği yönünde olmuştur.
Sonuç
2014-2018 dönemi, Türkiye’nin siyasi sisteminde köklü değişimlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş, Türkiye’nin siyasi yapısını yeniden şekillendirmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi, halkın demokrasiye olan bağlılığını ortaya koyarken, OHAL süreci ve FETÖ ile mücadele politikaları, dönemin en çalkantılı konuları arasında yer almıştır. Bu süreç, Türkiye’nin iç politikasında derin izler bırakmıştır ve sonraki yıllar için belirleyici olmuştur.
Sonuç
2002-2018 dönemi, Ak Parti’nin Türkiye siyasetine damga vurduğu bir süreç olarak öne çıkmıştır. Demokratikleşme reformları, ekonomik istikrar adımları ve siyasal krizlerle şekillenen bu dönemde Türkiye, aynı zamanda sistem değişikliğine giderek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş yapmıştır. Bu süreç, Türkiye’nin modernleşme ve dönüşüm hikâyesinin bir parçası olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır.
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
Ahmad, F. (2007). Demokrasiye Geçiş Sürecinde Türkiye. İstanbul: Hil Yayınları., & Taşkın, Y. (2015). 1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi. İstanbul: İletişim Yayınları .
Kılıç, Atatürk Dönemi Eğitim Tarihi*. Türk Eğitim Tarihi içinde (ss. 193-212). Ankara: Pegem .
Pamuk, Ş. (2014). 200 Yıllık İktisadi Tarihi*. İstanbul: Türkiye İş Bankası .
Boratav, K. (2004). Türkiye hi, 1908-2002. 8. Baskı, Ankara: İmge Kitabevi .
Balcı, A., & Akdoğan, İ. (2018). Bağdatasında Irak’ta Denge Siyaseti. Kuruluşundan Bu Güne Ak Parti: Dış Politika (Kemal İnat ve Diğ.). Ankara: SETA Yayınları .
Yayman, H. (2011). *Türkiye’nin Kürt Sorunu HafızasETA Yayınları .
Zihnioğlu, Y. (2003). Kadınsız İnkılap: Nezihe Muhiddin, Kadırkası, Kadın Birliği. İstanbul: Metis .
Akademik Çalışmalar
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), 2002 yılında iktidara gelerek Türkiye’nin iç politikasında önemli değişimlere imza atmıştır. Bu dönemdeki başlıca iç politika gelişmeleri şunlardır:
Demokratikleşme ve Reformlar:
AK Parti, iktidarının ilk yıllarında demokratikleşme ve insan hakları alanında reformlar gerçekleştirmiştir. Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında ifade özgürlüğü genişletilmiş, idam cezası kaldırılmış ve sivil-asker ilişkilerinde sivillerin rolü artırılmıştır.
Ekonomik İstikrar ve Büyüme:
2001 ekonomik krizinin ardından AK Parti, IMF destekli programlarla ekonomik istikrarı sağlamış, enflasyon ve faiz oranlarını düşürmüştür. Bu sayede 2002-2011 yılları arasında Türkiye ekonomisi yıllık ortalama %7,5 büyüme kaydetmiştir.
Sivil-Asker İlişkilerinde Dönüşüm:
AK Parti dönemi, sivil-asker ilişkilerinde önemli değişimlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Özellikle ikinci dönemden itibaren askerin siyasetteki etkisi azalmış, sivil otoritenin güçlenmesi yönünde adımlar atılmıştır.
Başörtüsü Yasağının Kaldırılması:
AK Parti, üniversitelerde ve kamu kurumlarında başörtüsü yasağının kaldırılması yönünde düzenlemeler yapmıştır. Bu adımlar, toplumun farklı kesimlerinde tartışmalara yol açmıştır.
Çözüm Süreci:
2013 yılında başlatılan Çözüm Süreci ile Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunması hedeflenmiştir. Ancak süreç, 2015 yılında sona ermiştir.
2013 Gezi Parkı Protestoları:
2013 yılında başlayan Gezi Parkı protestoları, hükümetin çevre politikalarına karşı başlamış, kısa sürede geniş çaplı bir toplumsal harekete dönüşmüştür. Bu olaylar, hükümetin toplumsal muhalefetle ilişkisini etkilemiştir.
17-25 Aralık Operasyonları:
2013 yılında yolsuzluk iddialarıyla başlatılan operasyonlar, hükümet ile Gülen yapılanması arasında ciddi bir kriz yaratmış ve sonrasında FETÖ olarak adlandırılan yapıya karşı mücadele başlatılmıştır.
15 Temmuz Darbe Girişimi ve OHAL Süreci:
15 Temmuz 2016’da FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, halkın direnişiyle engellenmiştir. Bu olayın ardından olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmiş ve geniş çaplı tasfiyeler gerçekleştirilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi:
2017 referandumuyla kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yürütme yetkisini Cumhurbaşkanında toplayarak parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişi sağlamıştır. Bu değişiklik, Türkiye’nin yönetim yapısında köklü bir dönüşüm yaratmıştır.
Bu gelişmeler, AK Parti’nin iktidarı döneminde Türkiye’nin iç politikasında yaşanan başlıca değişimleri yansıtmaktadır.
İlgili Bağlantılar
Demokrat Parti Ekonomi Politikaları: Altın Yıllar ve Krizler (1950-1960)(Yeni sekmede açılır)
Demokrat Parti Dış Politikası (1950-1960): NATO ve Ortadoğu(Yeni sekmede açılır)
Türk İç Politikası (1939-1950): Dönemin Hükûmetleri ve Reformları(Yeni sekmede açılır)
Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı Dönemi: Türkiye’nin Dönüşümü(Yeni sekmede açılır)
Çok Partili Siyasi Hayat Kurma Çabası: Erken Cumhuriyet Dönemi(Yeni sekmede açılır)
1991-1995 Türkiye: DYP-SHP Koalisyonları ve Siyasi Dönüşüm(Yeni sekmede açılır)