27 Mayıs 1960 Darbesi, Türk demokrasi tarihinde ilk askeri müdahale olarak tarihe geçti. Bu olay, siyasi gerilimlerin, ekonomik sorunların ve toplumsal ayrışmaların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Milli Birlik Komitesi’nin (MBK) yönettiği süreçte, Yassıada Yargılamaları ve MBK tasfiyeleri gibi önemli gelişmeler yaşandı. Bu darbe, sadece o dönemin değil, günümüz Türkiye’sinin de siyasi yapısını derinden etkileyen bir dönüm noktası olmuştur.

27 Mayıs 1960 Darbesi ve Sonrası: Türk Demokrasi Tarihi

27 Mayıs 1960 Darbesi ve Sonrası: Türk Demokrasi Tarihi

1. 27 Mayıs 1960 Darbesi: Giriş

27 Mayıs 1960 Darbesi, Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktası olarak yerini almıştır. Demokrat Parti hükümetine karşı gerçekleştirilen bu askeri müdahale, Türkiye’de demokrasinin kesintiye uğradığı ilk olaydır. Darbenin ardından yaşanan Yassıada yargılamaları, idam kararları ve sivil hayata geçiş süreçleri, ülkenin siyasi, sosyal ve hukuki yapısında derin izler bırakmıştır. Bu yazıda darbenin nedenleri, gelişmeleri ve sonuçları tüm detaylarıyla ele alınacaktır.

2. 27 Mayıs 1960 Darbesi: Darbe ve Darbenin Kadrosu

Darbe Öncesi Türkiye’deki Siyasi ve Toplumsal Gerilim

27 Mayıs 1960 Darbesi, Türkiye’nin demokrasiye geçiş sürecinde yaşadığı derin gerilimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Demokrat Parti (DP), 1950 yılında başladığı iktidar döneminin ilk yıllarında halk desteğini arkasına almış, ekonomik ve sosyal reformlar gerçekleştirmiştir. Ancak özellikle 1954 seçimlerinden sonra DP yönetimi, muhalefeti baskı altına alma, basın özgürlüğünü kısıtlama ve siyasi otoritesini artırma yönünde politikalar izlemeye başlamıştır. Bu durum, toplumda ve devlet kurumlarında ciddi bir kutuplaşma yaratmıştır.

Ekonomideki bozulmalar, artan enflasyon ve dış borçlar, halkın DP’ye olan güvenini zayıflatmıştır. Muhalefet partileri, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), DP’nin otoriterleşme eğilimlerine karşı sert eleştirilerde bulunmuş; ordu içinde de DP yönetimine karşı bir hoşnutsuzluk oluşmaya başlamıştır.

Milli Birlik Komitesi’nin Kurulması

Bu siyasi ve ekonomik ortamda Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, darbe planlarını organize etmek üzere Milli Birlik Komitesi (MBK) oluşturulmuştur. MBK, farklı rütbelerdeki subaylardan oluşan bir grup tarafından yönetilmiştir. Komitenin en tanınan isimleri arasında, Albay Alparslan Türkeş ve Cemal Gürsel yer almıştır. Cemal Gürsel, darbenin lideri olarak, hem halk hem de ordu tarafından kabul görmüş bir figürdür. Gürsel, darbe sonrası Türkiye’nin yeni siyasi düzenini kurmak amacıyla başkanlık görevini üstlenmiştir.

Darbe Süreci

27 Mayıs sabahında, MBK’nin öncülüğünde ordu harekete geçmiş ve yönetime el koyduğunu duyurmuştur. Askeri birlikler, başkent Ankara başta olmak üzere ülkenin kritik noktalarını kontrol altına almış, Demokrat Parti yöneticileri ve milletvekilleri gözaltına alınmıştır. Darbe, herhangi bir silahlı çatışma olmaksızın gerçekleştirilmiştir.

Darbe Kadrosunun Amacı

MBK’nin temel amacı, “demokrasiyi yeniden inşa etmek” olarak açıklanmıştır. Bunun için, yeni bir anayasa hazırlanması, siyasi partilerin yeniden düzenlenmesi ve sivil hayata geçişin sağlanması hedeflenmiştir. Ancak darbe, ordunun Türk siyasetindeki etkisini artırmış ve sonraki yıllarda benzer müdahalelerin yolunu açmıştır.

Darbe kadrosu, kısa sürede radikal kararlar alarak siyaset, eğitim ve hukuk alanlarında reformlar başlatmış, ancak bu süreçte toplumda derin izler bırakan olaylara da neden olmuştur. Bu durum, darbenin yalnızca bir yönetim değişikliği olmadığını, Türk siyasal yaşamında önemli bir dönüşüm olduğunu göstermektedir.

3.27 Mayıs 1960 Darbesi ve Sonrası: MBK’nin Yapmış Olduğu Tasfiyeler

Darbe Sonrası Hedefler ve Tasfiye Süreci

27 Mayıs 1960 Darbesi’nin ardından Milli Birlik Komitesi (MBK), hem askeri hem de sivil bürokraside geniş kapsamlı tasfiyeler gerçekleştirmiştir. Bu tasfiyelerin temel amacı, darbe sonrası oluşan yeni düzenin temellerini sağlamlaştırmak ve darbeye karşı olası bir muhalefeti etkisiz hale getirmekti. Tasfiye süreci, MBK’nin otoritesini güçlendirme hedefi doğrultusunda planlı bir şekilde ilerlemiştir.

Sivil Bürokraside Değişimler

Darbe sonrasında ilk hedeflerden biri, Demokrat Parti (DP) hükümeti döneminde kilit noktalara getirilen bürokratların görevden alınması oldu. MBK, DP yönetimine sadık olduğu düşünülen çok sayıda devlet memurunu görevden uzaklaştırdı. Özellikle valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri ve üst düzey kamu görevlileri arasındaki bu tasfiyeler, yeni yönetimin etkisini artırmak ve muhalefetin kök salmasını önlemek amacıyla yapıldı.

Bununla birlikte, bu tasfiyeler sırasında bazı kişilerin yalnızca DP döneminde atanmış olmaları nedeniyle suçlandıkları ve herhangi bir somut delil olmaksızın görevden alındıkları eleştirileri de gündeme geldi. Bu durum, tasfiye sürecinin kimi zaman keyfi ve geniş kapsamlı olduğu yönünde tartışmalara yol açtı.

Askeri Yapıda Yeniden Düzenleme

MBK’nin tasfiyeleri yalnızca sivil bürokrasiyle sınırlı kalmadı. Askeri yapılanmada da köklü değişiklikler yapıldı. Ordu içinde darbe karşıtı olduğu düşünülen veya DP hükümetine yakınlığıyla bilinen subaylar görevlerinden alındı. Ayrıca, MBK, ordunun yönetim kademesindeki dengeleri değiştirerek, kendi kontrolü altındaki bir askeri yapılanma oluşturmayı hedefledi.

Bu dönemde, ordunun bazı unsurlarında huzursuzluklar baş gösterdi. Özellikle tasfiye edilen subaylar arasında yer alan isimlerin bir kısmı, askeri deneyim ve bilgi açısından önemli pozisyonlarda bulunuyordu. Bu durum, MBK’nin ordu içindeki otoritesini artırmak adına bazı stratejik kayıpları göze aldığını göstermektedir.

Toplum Üzerindeki Etkiler

Tasfiye sürecinin en dikkat çekici sonuçlarından biri, devlet kurumlarının güvenilirliğine yönelik duyulan şüphelerin artması oldu. Geniş kapsamlı görevden almalar, toplumda “cadı avı” benzeri bir algıya yol açtı. MBK’nin tasfiye politikaları, birçok kişinin haksız yere suçlandığına ve siyasi hesaplaşmaların öne çıktığına dair eleştirilere neden oldu.

Tasfiyelerin Sonuçları

MBK’nin yaptığı tasfiyeler, darbe sonrası yönetimin istikrarını sağlamak için kısa vadede etkili olduysa da uzun vadede Türk siyasetinde ve devlet yapısında derin yaralar bıraktı. Sivil ve askeri bürokrasideki bu köklü değişiklikler, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine olan güveni zedeledi ve gelecekteki askeri müdahalelere zemin hazırlayan bir örnek oluşturdu.

4. 14’lerin Tasfiyesi

MBK İçindeki Fikir Ayrılıkları

27 Mayıs 1960 Darbesi’ni gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi (MBK), kısa sürede kendi içinde ayrışmaya başladı. Bu ayrışmanın temel nedeni, darbenin ardından izlenecek politikaların ve sivil yönetime geçiş sürecinin nasıl şekilleneceğine dair farklı görüşlerin ortaya çıkmasıydı. Komite üyeleri, radikal reformlar isteyenlerle daha ılımlı bir geçiş süreci önerenler arasında iki gruba ayrıldı. Bu fikir ayrılıkları, sadece darbenin geleceğini değil, Türkiye’nin siyasi yapısının nasıl şekilleneceğini de etkiledi.

14’lerin Radikal Tavrı

MBK içerisindeki “14’ler” olarak bilinen grup, darbe sonrası dönemde radikal değişimlerin yapılması gerektiğini savunuyordu. Bu grup, sivil yönetime geçiş sürecinin hızlandırılmaması gerektiğini ve devrim niteliğinde köklü reformların tamamlanmadan yönetimin sivillere bırakılmaması gerektiğini öne sürüyordu. 14’lerin görüşlerine göre, bu reformlar gerçekleştirilmediği takdirde Türkiye eski düzenine geri dönebilir ve darbeyle hedeflenen değişimlerden uzaklaşabilirdi.

MBK İçinde Karşı Gruplar

14’lerin karşısında ise daha ılımlı bir geçiş sürecini savunan bir grup bulunuyordu. Bu grup, uluslararası baskılar ve toplumun demokratikleşme beklentileri doğrultusunda, sivil yönetime geçiş sürecinin bir an önce başlatılmasını istiyordu. Radikal kanadın, askeri yönetimi uzun süre sürdürme planları, MBK içerisindeki bu ılımlı kanat tarafından tepkiyle karşılandı.

14’lerin Tasfiye Süreci

Bu fikir ayrılıkları, 14’lerin MBK’den uzaklaştırılmasıyla sonuçlandı. Tasfiye edilen bu 14 kişi arasında Alparslan Türkeş gibi dikkat çekici isimler bulunuyordu. Radikal kanadın önde gelen liderleri, yurtdışına sürgüne gönderildi. Bu karar, MBK içinde daha ılımlı bir dengenin sağlanmasına olanak tanıdı ve darbe yönetiminin kontrolünü güçlendirdi.

Sürgünlerin Etkileri

14’lerin tasfiyesi, sadece MBK içindeki dengeleri değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi ve askeri yapısı üzerinde de derin etkiler bıraktı. Sürgüne gönderilen isimler, yıllar sonra Türk siyasi hayatında yeniden etkili olsalar da, bu süreç MBK’nin bir bütün olarak hareket edemediğini ve iç çatışmaların darbe yönetimini zayıflattığını ortaya koydu.

Sonuç ve Değerlendirme

14’lerin tasfiyesi, MBK içindeki radikal reform önerilerinin önünü keserken, darbe sonrası dönemde daha ılımlı bir yönetim anlayışının hâkim olmasını sağladı. Ancak bu durum, askeri yönetimin uzun vadeli hedeflerine ulaşamadan, toplumsal ve siyasi istikrarı sağlamaktan uzak bir görüntü sergilemesine neden oldu. 14’lerin sürgün edilmesi, darbe sonrası sürecin daha fazla tartışılmasına ve farklı gruplar arasında derin ayrışmaların yaşanmasına zemin hazırladı. Bu olay, Türkiye’nin demokrasi tarihinde askeri müdahalelerin etkileri üzerine önemli bir örnek olarak kalmıştır.

5. Silahlı Kuvvetler Birliği: Orduda Kontrol ve İstikrar Arayışı

Silahlı Kuvvetler Birliği’nin Oluşumu ve Amacı

27 Mayıs 1960 Darbesi’nin ardından ordu içinde artan hizipleşmeler ve iç çatışmalar, darbe yönetiminin gücünü tehdit etmeye başlamıştı. Bu durum karşısında, Milli Birlik Komitesi (MBK), Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir denge unsuru oluşturmak ve kontrolü sağlamak amacıyla Silahlı Kuvvetler Birliği adında bir örgütlenme kurdu. Birliğin temel amacı, ordu içinde ideolojik ve grup temelli ayrışmaları önlemek, MBK’nin otoritesini korumak ve darbe sonrası yönetimi destekleyecek bir yapı inşa etmekti.

Birliğin Yapısı ve Etkinliği

Silahlı Kuvvetler Birliği, ordu bünyesindeki subaylardan oluşuyordu ve örgütlenme, hiyerarşik bir düzende çalışıyordu. MBK’nin kontrolünde faaliyet gösteren bu birlik, darbe sonrası ordunun iç işleyişini düzenlemek ve askeri disiplini sağlamak için stratejik bir araç olarak kullanıldı. Ancak bu süreçte, birliğin bazı üyeleri kendi gruplarını ve ideolojik çıkarlarını öne çıkarmaya başladı, bu da birliğin asıl amacından sapmasına yol açtı.

Hizipleşmeler ve İç Çatışmalar

Silahlı Kuvvetler Birliği’nin kurulmasına rağmen, ordu içinde hizipleşmeler tam anlamıyla engellenemedi. Özellikle, darbe sonrası oluşan siyasi ve ideolojik farklılıklar, birliğin kendi içinde de çatışmaların yaşanmasına neden oldu. Radikal reform isteyenler ile daha ılımlı bir yönetim anlayışını savunanlar arasında fikir ayrılıkları giderek belirginleşti. Bu durum, MBK’nin ve birliğin ordu üzerindeki kontrolünü zayıflattı.

Silahlı Kuvvetler Birliği’nin Etkileri

Birliğin faaliyetleri, ordunun iç düzenini sağlamada kısa vadeli başarılar getirmiş olsa da, uzun vadede ordunun siyasal süreçlere müdahale etme alışkanlığını pekiştirdi. Silahlı Kuvvetler Birliği, MBK’nin darbe sonrası otoritesini sürdürmesine katkı sağlarken, aynı zamanda ordu içindeki farklı grupların güç mücadelesi yürüttüğü bir platforma dönüştü.

Sonuç ve Değerlendirme

Silahlı Kuvvetler Birliği, 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrasında Türk ordusunu yeniden yapılandırmak ve askeri düzeni korumak adına önemli bir girişimdi. Ancak birliğin içindeki çatışmalar ve hizipleşmeler, bu hedeflere tam anlamıyla ulaşılmasını engelledi. Ordu içindeki bu bölünmeler, darbe sonrası dönemin siyasi istikrarsızlıklarını derinleştirirken, Türkiye’de ordunun siyaset üzerindeki etkisini artıran bir faktör oldu. Bu durum, Silahlı Kuvvetler Birliği’nin yalnızca darbe sonrası bir düzen sağlama aracı değil, aynı zamanda uzun vadeli bir istikrarsızlık kaynağı olarak görülmesine neden olmuştur.

6. Yassıada Yargılamaları ve İdam Kararları

Yargılamaların Arka Planı

27 Mayıs 1960 Darbesi sonrasında Milli Birlik Komitesi (MBK), Türkiye’nin siyasi düzenini yeniden şekillendirmek ve Demokrat Parti’nin (DP) etkisini tamamen ortadan kaldırmak amacıyla geniş çaplı yargı süreçleri başlattı. Bu süreçlerin merkezi Yassıada oldu. İstanbul açıklarındaki bu küçük ada, darbe yönetimi tarafından bir tür yargılama merkezi haline getirilmişti. DP’nin lider kadrosu ve milletvekilleri, anayasal düzeni bozmak, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma gibi suçlamalarla burada yargılandı.

Mahkeme Süreci

Yassıada Yargılamaları, 14 Ekim 1960’ta başladı ve 15 Eylül 1961’e kadar devam etti. Mahkemede, dönemin DP hükümeti üyeleri ve destekçileri olmak üzere toplam 592 kişi yargılandı. Savcılık, sanıklar için ağır suçlamalar yöneltti. En dikkat çekici iddialar arasında anayasanın ihlali, kişisel özgürlüklerin kısıtlanması, devlet kaynaklarının kötüye kullanılması ve TSK’ya yönelik baskılar yer alıyordu.

Mahkeme süreci boyunca savunma tarafının haklarının ciddi şekilde kısıtlandığı ve yargılamaların tarafsızlıktan uzak olduğu iddiaları gündeme geldi. Sanıkların ifadeleri sık sık kesiliyor, mahkeme salonundaki atmosfer gerginliklerle doluydu. Özellikle dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in savunması sırasında yaşananlar, bu yargılamaların bir “hesaplaşma” olarak görüldüğü eleştirilerini doğurdu.

İdam Kararları

Yassıada Mahkemesi, davanın sonunda birçok kişiye çeşitli hapis cezaları verirken, üç önemli isim için idam kararı aldı:

  • Adnan Menderes (Başbakan)
  • Fatin Rüştü Zorlu (Dışişleri Bakanı)
  • Hasan Polatkan (Maliye Bakanı)

Bu kararlar, darbe yönetiminin DP’ye karşı sert bir mesaj verme amacı taşıdığını göstermekteydi. İdam cezaları 16 ve 17 Eylül 1961 tarihlerinde İmralı Adası’nda infaz edildi. Menderes’in infazından önceki sağlık durumu ve idam öncesi yaşadığı olaylar, halk arasında derin bir üzüntüye yol açtı.

Tepkiler ve Sonuçları

İdam kararları, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal tarihinde derin izler bıraktı. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde tepkiler yükseldi. Birçok kesim, bu cezaların siyasi bir intikam olduğunu savundu. Halk arasında geniş bir kesim, Menderes ve diğer idam edilen liderlere sempatiyle yaklaştı, bu durum Demokrat Parti’nin siyasi mirasının gelecekte de etkili olmasına katkı sağladı.

Tarihi ve Siyasi Değerlendirme

Yassıada Yargılamaları, Türk hukuk tarihinin tartışmalı süreçlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Mahkeme sürecindeki hukuksuzluk iddiaları ve cezaların ağırlığı, yargı sistemine duyulan güveni derinden sarstı. İdam cezaları, Türk siyasi tarihinde bir travma yaratırken, darbe yönetiminin toplumsal meşruiyetine zarar verdi. Bu süreç, Türkiye’de askeri müdahalelerin demokrasi üzerindeki etkilerini anlamak açısından önemli bir dönüm noktasıdır.

7. Sonuç

27 Mayıs 1960 Darbesi, Türk siyasi tarihinde sadece bir askeri müdahale olarak değil, aynı zamanda demokrasiye geçiş sürecinde bir kırılma noktası olarak değerlendirilmektedir. Darbe sonrası yapılan 1961 Anayasası, Türkiye’ye demokratik kazanımlar getirmiş olsa da, asker-sivil ilişkilerindeki sorunların başlangıcını oluşturmuştur. Bu dönemde yaşananlar, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yapısını şekillendiren önemli olaylar arasında yer almaktadır.

Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar

  • Aydemir, Ş. S. (1968). İkinci Adam (Cilt 3). İstanbul: Remzi Kitabevi​.
  • Aydemir, Ş. S. (1969). Menderes’in Dramı (1899–1960). İstanbul: Evrim Matbaacılık​.
  • Başgil, A. F. (2006). 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri. İstanbul: Kubbealtı Neşriyat​.
  • Başgil, A. F. (2008). 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri. İstanbul: Yağmur Yayınları​.
  • Batur, M. (1985). Anılar ve Görüşler. İstanbul: Milliyet Yayınları​.
  • Boztepe, V. (2017). 1960 ve 1980 Askeri Darbelerinin Türk Siyasal Sinemasına Etkileri. Galatasaray Üniversitesi İletişim Dergisi, 27, 153–179​.
  • Cizre, Ü. (2002). AP-Ordu İlişkileri Bir İkilemin Anatomisi. İstanbul: İletişim Yayınları​.
  • Özdağ, Ü. (1997). Menderes Döneminde Ordu-Siyaset İlişkileri ve 27 Mayıs İhtilali. İstanbul: Boyut Yayınları​.
  • Ulus, Ö. M. (2016). Türkiye’de Sol ve Ordu (1960–1971). İstanbul: İletişim Yayınları​

Akademik Çalışmalar

Aşağıda, 27 Mayıs 1960 Darbesi ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili akademik çalışmalardan seçilmiş bazıları yer almaktadır:

  1. “27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi ve Darbe Sürecinde Silahlı Kuvvetler”
    Bu makale, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki örgütlenmeleri ve 27 Mayıs 1960 Darbesi sürecindeki rolünü incelemektedir. DergiPark
  2. “27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi ve Türk Polisi”
    Bu çalışma, 27 Mayıs Darbesi öncesi ve sonrasında Türk polis teşkilatının durumunu ve darbe sürecindeki rolünü analiz etmektedir. DergiPark
  3. “27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi ve Basın (1960-1965)”
    Bu makale, 27 Mayıs Darbesi sonrasında Türkiye’de basının darbeye, yeni iktidar çevrelerine ve devrilen Menderes hükümetine yönelik tutumlarını incelemektedir. DergiPark
  4. “27 Mayıs 1960 Darbesi’nin Nedenleri”
    Bu makale, 27 Mayıs Darbesi öncesinde ve sonrasında etkili olan dönemin bazı olayları ile hükümetin iç ve dış politikasını, meclis kararlarını ve iktidar ile muhalefet partileri arasındaki ilişkileri irdelemektedir. DergiPark
  5. “27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi ve Türk Polisi”
    Bu makale, 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi sürecinde Türk polisinin rolünü ve darbe öncesi dönemdeki durumunu analiz etmektedir. DergiPark
  6. “27 Mayıs 1960 Darbesi’nin Maraş Yerel Basınındaki Yansımaları”
    Bu çalışma, 27 Mayıs Darbesi’nin Maraş yerel basınındaki yansımalarını ve basının darbeye karşı tutumunu incelemektedir. DergiPark
  7. “27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nden 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne Türkiye’de Siyasi Yasak ve Mahkûmiyetler”
    Bu makale, 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nden 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne kadar Türkiye’de uygulanan siyasi yasaklar ve mahkûmiyetleri ele almaktadır. DergiPark
  8. “27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Askerî Muhtırası: İngiliz Belgeleri Işığında Bir İnceleme”
    Bu tez, İngiliz belgeleri ışığında 27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Askerî Muhtırası’nı incelemektedir. Tez Yök
  9. “27 Mayıs 1960 Darbesi Sonrası Türkiye’nin Siyasi, Sosyal ve Ekonomik Meseleleri”
    Bu tez, 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrası Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik meselelerini ele almaktadır. Tez Yök
  10. “27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırası Sürecinde Türkiye’de Eğitim ve Kültür Hayatı”
    Bu doktora tezi, 27 Mayıs 1960 ve 12 Mart 1971 askerî müdahaleleri sonucunda ortaya çıkan askerî rejimlerin eğitim ve kültür hayatı üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Tez Yök

İlgili Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir