Adalet Partisi İktidarı ve 12 Mart Muhtırası (1965-1971), Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde ekonomik kalkınma çabaları, siyasi değişimler ve askerî müdahalenin etkileriyle öne çıkan bir dönemdir. Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi, ekonomik kalkınma projeleriyle dikkat çekerken, siyasi istikrarın sağlanmasında zorluklarla karşılaşmıştır. Dönemin sonunda gerçekleşen 12 Mart 1971 Muhtırası ise Türkiye’nin siyasi tarihine askerî vesayet tartışmalarını yeniden getirmiştir.

Adalet Partisi İktidarı ve 12 Mart Muhtırası (1965-1971): Türkiye’de Demokratikleşme Mücadelesi

Adalet Partisi İktidarı ve 12 Mart Muhtırası (1965-1971): Türkiye’de Demokratikleşme Mücadelesi ve Siyasi Gelişmeler


Adalet Partisi İktidarı: Giriş

1965 Genel Seçimleri, Adalet Partisi’nin (AP) Süleyman Demirel liderliğinde tek başına iktidara geldiği ve Türkiye’nin siyasi tarihine damgasını vuran bir dönemin başlangıcı oldu. Ekonomik kalkınma projeleri ve toplumsal dönüşüm vaatleriyle yola çıkan AP, bir yandan demokrasiye geçiş sürecini güçlendirmeye çalışırken diğer yandan askerî vesayetin gölgesinde yönetim zorluklarıyla karşılaştı. Bu dönemin sonunda yaşanan 12 Mart 1971 Muhtırası, Türkiye’nin demokratikleşme sürecindeki kırılganlığı gözler önüne serdi.

Adalet Partisi İktidarı: Siyasal Gelişmeler

Ekonomik Kalkınma Çabaları

Adalet Partisi (AP), 1965 seçimlerinde %52 oy oranıyla tek başına iktidara gelerek Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönem başlattı. Süleyman Demirel liderliğindeki AP, ekonomik kalkınmayı temel hedeflerinden biri olarak belirledi. Bu doğrultuda, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) desteklenmiş ve beş yıllık kalkınma planları uygulamaya konulmuştur. Hükûmet, altyapı projelerine ağırlık vererek barajlar, yollar ve sanayi tesisleri inşa etmiştir. Bu dönemde özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sulama projeleri başlatılmış, tarım ve sanayi sektörlerinin entegrasyonu hedeflenmiştir.

Ancak ekonomik kalkınma çabalarına rağmen, işçi ve köylü kesimlerinin yaşam standartlarında beklenen iyileşme sağlanamamıştır. Kentlerde hızla büyüyen sanayi, işçi sınıfının ekonomik taleplerini karşılayamazken kırsal kesimdeki kalkınma projeleri yavaş ilerlemiştir. Bu durum, toplumsal gerginliklerin artmasına yol açmış ve çeşitli toplumsal hareketleri tetiklemiştir.


Askerî Vesayet ve Siyasal Baskılar

AP’nin iktidarı sırasında, askerî vesayet Türkiye’nin siyasetinde etkisini sürdürmüştür. 27 Mayıs 1960 Darbesi’nin ardından oluşan askerî yapı, siyasete müdahale etmeye devam etmiş ve özellikle millî güvenlik gerekçesiyle hükûmet üzerinde baskılar kurmuştur. Süleyman Demirel, askerî çevrelerle denge politikası izleyerek sivil yönetimin gücünü korumaya çalışmıştır. Ancak bu süreçte ordunun siyasetteki etkisini sınırlandırmakta zorlanmıştır.

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 1966 yılında meclis tarafından seçilmiş ve bu durum asker-siyaset ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmiştir. Sunay, ordu ile sivil yönetim arasında bir köprü görevi üstlenmiş, ancak askerin siyasi gücü, Demirel hükûmeti üzerinde baskı unsuru olmaya devam etmiştir.


Siyasi Çatışmalar ve Yönetim Sorunları

AP’nin meclisteki güçlü konumu, muhalefetle yaşanan ideolojik ve politik çatışmaların artmasına neden olmuştur. CHP’nin “ortanın solu” politikasıyla daha sol bir çizgiye kayması, AP’nin siyasi söylemlerini sertleştirmiştir. Aynı zamanda, TİP (Türkiye İşçi Partisi) gibi sol hareketlerin yükselişi, siyasal kutuplaşmayı derinleştirmiştir.

Hükûmet, sanayileşme ve kalkınma projeleri için gereken finansmanı sağlamak amacıyla dış borçlanmaya yönelmiş, bu da ekonomik bağımsızlık tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Ekonomik sıkıntılar, öğrenci ve işçi hareketlerini artırmış, bu da siyasi istikrarı zedelemiştir.


Sonuç

AP Hükûmeti dönemi, Türkiye’nin ekonomik kalkınma ve demokratikleşme çabalarının askeri vesayet ve toplumsal gerilimlerle sınandığı bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Süleyman Demirel liderliğindeki AP, ekonomik kalkınmada önemli adımlar atmış olsa da, toplumsal eşitsizlikleri giderme ve siyasi istikrarı sağlama konusunda önemli zorluklarla karşılaşmıştır. Bu dönemin sonuçları, Türkiye’nin siyasal yapısını derinden etkilemiş ve 12 Mart 1971 Muhtırası’na giden süreci hazırlamıştır.

Partilerde Ayrışmalar ve Yeni Siyasi Partiler

CHP ve Ortanın Solu Hareketi

Adalet Partisi’nin iktidar dönemi, Türkiye’deki siyasi yelpazede köklü dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bu süreçte “ortanın solu” olarak adlandırılan bir ideolojik değişim sürecine girmiştir. Bülent Ecevit liderliğinde ortaya çıkan bu hareket, CHP’nin sosyal demokrat bir çizgiye yönelmesini sağlamış, işçi sınıfı ve emekçi hakları gibi konular parti politikasının merkezine alınmıştır.

  • Parti İçi Ayrışmalar: Ortanın solu hareketi, CHP içinde büyük tartışmalara neden olmuş, özellikle parti içindeki muhafazakâr ve merkez sağ görüşe sahip isimler bu değişime karşı çıkmıştır. Bu ayrışmaların sonucunda, Turhan Feyzioğlu liderliğinde Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) kurulmuştur. CGP, CHP’nin daha geleneksel çizgideki politikalarını savunan bir yapıya dönüşmüştür.

CKMP’den MHP’ye: Milliyetçi Hareketin Yükselişi

Sağ yelpazede de önemli dönüşümler yaşanmıştır. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP), Alparslan Türkeş liderliğinde ideolojik bir değişim geçirerek 1969 yılında Milliyetçi Hareket Partisi’ne (MHP) dönüşmüştür. Türkeş, partinin ideolojisini Türk milliyetçiliği ve “dokuz ışık” doktrini üzerine inşa ederek, milliyetçi bir hareketin temellerini atmıştır.

  • Milliyetçi Hareketin Güçlenmesi: MHP’nin dönüşümü, Türkiye siyasetinde milliyetçiliğin daha belirgin bir şekilde temsil edilmesine olanak sağlamıştır. Parti, özellikle gençlik ve üniversite çevrelerinde örgütlenmiş, Ülkü Ocakları gibi gençlik yapılanmalarıyla sosyal ve siyasi bir güç hâline gelmiştir.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Sol Hareketin Mücadelesi

Sol yelpazede ise, Türkiye İşçi Partisi (TİP), işçi sınıfının haklarını savunan bir siyasal hareket olarak yükselmiştir. TİP, 1960’lı yıllarda işçi sınıfının temsilcisi olmayı hedeflemiş ve parlamento seçimlerinde bazı başarılar elde etmiştir. Ancak, millî bakiye sisteminin kaldırılmasıyla birlikte parlamentodaki etkisi azalmış, 1969 seçimlerinde yalnızca iki sandalye kazanabilmiştir.

  • Toplumsal Hareketlerdeki Rolü: TİP, işçi hakları, sendikalaşma ve sosyal adalet gibi konularda toplumu bilinçlendirme çabalarıyla dikkat çekmiştir. Ancak parti, parlamenter düzeyde yeterince güçlü bir temsil sağlayamamış ve sol hareket içinde ideolojik bölünmeler yaşamıştır.

Yeni Partiler ve Siyasi Yelpazenin Çeşitlenmesi

Adalet Partisi iktidarında yaşanan ayrışmalar, Türkiye’de siyasi partilerin sayısının artmasına ve ideolojik çeşitliliğin derinleşmesine neden olmuştur. Bu dönemde kurulan partiler, hem sağ hem de sol yelpazede yeni temsiller yaratmış, ancak bu durum aynı zamanda siyasal kutuplaşmayı artırmıştır. CHP’nin ortanın solu politikası, AP’nin muhafazakâr çizgisi ve MHP’nin milliyetçi hareketi, Türkiye’deki ideolojik çeşitliliği artırırken, siyasi istikrarın sağlanmasını zorlaştırmıştır.


Sonuç

Partilerde ayrışmalar ve yeni siyasi partilerin ortaya çıkışı, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde çeşitlilik ve dinamizm kazandırmıştır. Ancak, bu süreç aynı zamanda siyasi kutuplaşmayı ve ideolojik çatışmaları artırarak, toplumsal hareketlilik üzerinde belirgin etkiler yaratmıştır. Adalet Partisi iktidarı dönemi, Türkiye siyasetinde ideolojik dönüşümlerin derinleştiği bir dönem olarak tarihe geçmiştir.

1969 Seçimlerine Doğru Öğrenci Hareketleri

Türkiye’de Gençlik Hareketlerinin Yükselişi

1960’lı yılların sonlarına doğru, Türkiye’de öğrenci hareketleri siyasal atmosferi derinden etkileyen bir güç hâline geldi. Üniversitelerde örgütlenen gençlik, eğitimdeki sorunlara ve siyasi baskılara karşı sesini yükselterek toplumsal bir dönüşümün öncüsü oldu. Bu dönemde, öğrenci hareketleri yalnızca eğitim sistemindeki aksaklıkları değil, aynı zamanda uluslararası ve ulusal politikaları da eleştiren bir yapıya büründü.


Fikir Kulüpleri Federasyonu ve Dev-Genç

Öğrenci hareketlerinin ilk örgütlü yapılarından biri olan Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), 1965 yılında kurulmuş ve üniversite gençliğinin örgütlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. FKF, gençlerin politik bilincini artırmayı ve toplumda bir değişim yaratmayı hedeflemiştir. FKF’nin 1969 yılında Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç) adı altında yeniden yapılanması, öğrenci hareketlerinin radikalleşmesinin bir göstergesi olmuştur.

  • Anti-Emperyalist Söylemler: Dev-Genç, özellikle Vietnam Savaşı’na karşı düzenlenen protestolar ve Amerikan üslerine yönelik eleştirileriyle dikkat çekmiştir. Bu eylemler, Türkiye’deki gençlik hareketlerinin uluslararası boyut kazandığını göstermiştir.
  • Üniversite İşgalleri: Eğitim sistemindeki eşitsizlikleri eleştiren öğrenciler, üniversitelerde işgaller düzenleyerek taleplerini daha görünür kılmıştır.

Harç Protestoları ve Eğitim Talepleri

Öğrencilerin en büyük şikayetlerinden biri, üniversite harçlarının yüksekliği ve eğitimdeki fırsat eşitsizliğiydi. Harç protestoları, Türkiye genelinde geniş bir katılım gördü ve hükümetin dikkatini çekti. Öğrenciler ayrıca üniversitelerdeki yönetimlerin daha demokratik bir yapıya kavuşmasını talep ettiler. Bu talepler, dönemin siyasi atmosferini etkileyen önemli unsurlar arasında yer aldı.

  • Barınma Sorunları: Öğrenciler, üniversite yurtlarının yetersizliği ve barınma koşullarının zorluğunu da sık sık protesto etti. Bu durum, gençlerin toplumsal taleplerini genişletti.

Gençlik Hareketlerinin Siyasi Etkisi

1969 seçimlerine doğru öğrenci hareketleri, siyasal partiler üzerinde de etkili olmuştur. Özellikle sol partiler, gençlik hareketlerinin taleplerine daha duyarlı bir yaklaşım geliştirdi. Ancak bu dönemde öğrenci hareketleri, yalnızca sol görüşlü öğrencilerle sınırlı kalmamış, sağ görüşlü gençlik örgütleri de etkinliklerini artırmıştır. Sağcı ve solcu gençlik grupları arasındaki çatışmalar, Türkiye’nin siyasal atmosferinde gerilimi artırmıştır.


Radikalleşme ve Sokak Protestoları

1969 seçimlerine yaklaşılırken, öğrenci hareketlerinin söylemleri ve eylemleri daha radikal bir hâl almıştır. Bu dönemde sokak protestoları, polis müdahaleleri ve şiddet olayları sıklaşmış, öğrenci hareketleri devlet otoritesine yönelik sert eleştirilerde bulunmuştur. Gençlik, yalnızca eğitime yönelik reformlar talep etmekle kalmamış, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklere karşı da sesini yükseltmiştir.


Sonuç

1969 seçimlerine doğru öğrenci hareketleri, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısını derinden etkileyen bir aktör hâline gelmiştir. Gençlik, taleplerini güçlü bir şekilde dile getirerek eğitimde, siyasette ve toplumsal yaşamda reform ihtiyacını vurgulamıştır. Bu dönemdeki hareketler, Türkiye’de demokratikleşme sürecinin ve toplumsal dönüşüm arayışının önemli bir parçası olarak tarihe geçmiştir.

1969 Seçimleri (12 Ekim 1969)

Seçim Sistemi ve Siyasal Ortam

12 Ekim 1969 seçimleri, Adalet Partisi’nin (AP) liderliğinde Türkiye siyasetinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu seçimler, millî bakiye sisteminin kaldırılması gibi önemli değişikliklerle gerçekleştirilmiştir. Bu sistem değişikliği, partilerin meclisteki temsiliyet oranını etkileyerek özellikle sol partiler üzerinde belirgin bir sonuç yaratmıştır. Aynı zamanda, seçimler öncesinde yaşanan toplumsal hareketlilik ve siyasi gerilim, seçim atmosferini belirlemiştir.


Adalet Partisi’nin Zaferi

AP, Süleyman Demirel liderliğinde %46,6 oy oranıyla seçimlerden zaferle çıkarak meclisteki üstünlüğünü pekiştirmiştir. Parti, özellikle kırsal bölgelerdeki seçmen tabanını güçlendirmiş, ekonomik kalkınma projeleri ve altyapı yatırımlarıyla halkın desteğini kazanmıştır. Ancak AP’nin güçlü çıkışı, muhalefet partilerinin siyasi etkisini zayıflatmıştır.

  • Kırsal Destek: Adalet Partisi, kırsal bölgelerde halkın ekonomik beklentilerine hitap eden politikalarla önemli bir destek kazanmıştır.
  • Siyasi İstikrar Arayışı: Seçmenler, siyasi istikrar sağlama amacıyla AP’ye yönelmiş, bu durum partinin meclisteki etkisini artırmıştır.

TİP ve Sol Partilerin Temsil Krizi

1969 seçimlerinde millî bakiye sisteminin kaldırılması, özellikle Türkiye İşçi Partisi (TİP) için olumsuz sonuçlar doğurmuştur. TİP, seçimlerde yalnızca iki milletvekilliği kazanabilmiş, bu da sol siyasetin meclisteki etkisini ciddi şekilde sınırlandırmıştır. Bu durum, Türkiye’de sol partilerin kitlesel desteği artırma ihtiyacını gündeme getirmiştir.

  • Sol Siyasetin Gerilemesi: TİP’in yanı sıra diğer sol eğilimli partiler de mecliste yeterince güçlü bir temsil sağlayamamış, bu da Türkiye’de siyasi kutuplaşmayı artırmıştır.
  • Sistem Değişikliğinin Etkisi: Millî bakiye sisteminin kaldırılması, küçük partilerin mecliste temsil edilmesini zorlaştırarak daha büyük partilere avantaj sağlamıştır.

Muhalefet Partilerinin Durumu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Bülent Ecevit’in liderliğinde “ortanın solu” politikasını vurgulayan bir kampanya yürütmüştür. Ancak CHP, seçimlerden beklediği başarıyı elde edememiştir. Bu durum, parti içindeki liderlik tartışmalarını ve politik değişim gerekliliğini gündeme getirmiştir.

  • Ortaya Çıkan Ayrışmalar: CHP, seçim sonrası dönemde daha net bir ideolojik çizgi izleme arayışına girmiştir.
  • Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Yükselişi: MHP, bu seçimlerde milliyetçi tabanı konsolide etmiş ve sağ siyaset içinde daha görünür bir hâle gelmiştir.

Toplumsal Hareketlerin Seçimlere Etkisi

1969 seçimleri, öğrenci ve işçi hareketlerinin artan etkisiyle şekillenmiştir. Özellikle gençlik hareketleri, sol siyaset üzerinde baskı kurarken, sağcı partilerin geleneksel değerlere dayalı söylemleri kırsal bölgelerde daha fazla karşılık bulmuştur. Bu toplumsal dinamikler, seçim sonuçlarını etkileyen önemli faktörler olmuştur.

  • Gençlik Hareketleri: Üniversite gençliğinin protestoları, seçim öncesi atmosferi şekillendirmiştir.
  • Sağ ve Sol Çatışması: Sağcı ve solcu gruplar arasındaki çatışmalar, siyasi kutuplaşmayı derinleştirmiştir.

Sonuç

12 Ekim 1969 seçimleri, Adalet Partisi’nin liderliğinde sağ siyasetin güçlü bir şekilde şekillendiği ve sol siyasetin mecliste zayıfladığı bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Seçim sonuçları, Türkiye’deki siyasi dengeleri sağ eğilimli partiler lehine değiştirmiş, küçük partilerin temsiliyetini sınırlandırmıştır. Bu dönemdeki siyasi ve toplumsal gelişmeler, 12 Mart 1971 Muhtırası’na giden sürecin yapı taşlarını oluşturmuştur.

Sonuç

Adalet Partisi’nin iktidarında Türkiye, demokratikleşme sürecinde önemli aşamalar kaydetmiş, ancak siyasi istikrarı tam anlamıyla sağlayamamıştır. 12 Mart Muhtırası, demokratik düzenin kırılganlığını ve askerî vesayetin Türk siyaseti üzerindeki etkisini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu dönemdeki gelişmeler, Türkiye’nin siyasi yapısını ve toplumsal dinamiklerini derinden etkilemiş, sonraki yıllara yön veren önemli bir ders niteliği taşımıştır.

Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar

  • Ahmad, F. (2007). Demokrasiye Geçiş Sürecinde Türkiye. İstanbul: Hil Yayınları​.
  • Altuğ, K. (1973). 12 Mart ve Nihat Erim Olayı. Ankara: Yedigün Yayınları​.
  • Aren, S. (1993). Tip Olayı 1961-1971. İstanbul: Cem Yayınevi​.
  • Aydın, S. & Taşkın, Y. (2014). 1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi. İstanbul: İletişim Yayınları​​.
  • Demirel, T. (2004). Adalet Partisi İdeoloji ve Politika. İstanbul: İletişim Yayınları​.
  • Eroğul, C. (2003). Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi. Ankara: İmge Kitapevi​​.
  • Özdemir, Z. (2007). 1965-1969 Yılları Arasında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi. Gazi Üniversitesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara​.
  • Sakallıoğlu, Ü. C. (1993). AP-Ordu İlişkileri: Bir İkilemin Anatomisi. İstanbul: İletişim Yayınları​.
  • Ulus, Ö. M. (2016). Türkiye’de Sol ve Ordu (1960-1971). İstanbul: İletişim Yayınları​.

Akademik Çalışmalar

  1. 12 Mart Askerî Muhtırası
    Bu makale, 1965 Genel Seçimleri sonrasında Adalet Partisi’nin iktidara gelişi ve 12 Mart 1971 Muhtırası’na giden süreçte yaşanan siyasi gelişmeleri analiz etmektedir. DergiPark
  2. Türkiye’nin Demokratik İnkişafında 12 Mart 1971 Askerî Muhtırasının Meydana Getirdiği Tahribat
    Bu çalışma, 12 Mart 1971 Muhtırası’nın Türkiye’nin demokratik gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini incelemektedir. DergiPark
  3. Adalet Partisi’nin Anayasa Eleştirileri ve 1971 Anayasa Değişiklikleri
    Bu makale, Adalet Partisi’nin 1961 Anayasası’na yönelik eleştirileri ve 1971’de gerçekleştirilen anayasa değişikliklerindeki rolünü değerlendirmektedir. DergiPark
  4. Türkiye Siyaseti ve Devlet Örgütlenmesinde 12 Mart Muhtırasının Etkileri
    Bu çalışma, 12 Mart 1971 Muhtırası’nın Türkiye’nin siyasi yapısı ve devlet örgütlenmesi üzerindeki etkilerini analiz etmektedir. DergiPark
  5. 27 Mayıs Darbesinden 12 Mart Muhtırasına Gidiş ve Sebepleri
    Bu makale, 27 Mayıs 1960 Darbesi’nden 12 Mart 1971 Muhtırası’na uzanan süreçte yaşanan gelişmeleri ve bu dönemin nedenlerini irdelemektedir. DergiPark

Bu çalışmalar, Adalet Partisi’nin iktidar dönemi ve 12 Mart Muhtırası ile ilgili derinlemesine bilgi edinmek isteyenler için faydalı kaynaklar sunmaktadır.

İlgili Bağlantılar

İktisadi Alanda Yapılan İnkılaplar: Türkiye Cumhuriyeti(Yeni sekmede açılır)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir